21 Temmuz 2017 Cuma

Delilik, Hücreler ve Kahverengi / İlayda Zengin



 
Bir nefes uyandırdı bugün

Nefes önemli,

                        nefes heyecanlı.

Bir alınmak istiyor,

                        bir kaçmak

kaçıp karışmak havadaki özgürlüğe

bilmediği belki korktuğu yollara

ama yine de 

başını alıp gidebildiği karalama çizgilere

 

 

Bir tek çizgili çarşafım

-şefkatli kucağı-

O heyecanlı nefesi alamadığımda

                           yolduğum parçalarcasına

                                                 kabulleniyor

 

 

Yalnız o kabulleniyor deli hücrelerimi

Bazen çılgınlarcasına  eğlenmiş Pera barlarında

Daha da durası yokmuş gibi

Üstüne yollarda dans etmiş hücrelerim

Bazen tüm manikliğiyle birdenbire süzülüşleri

bir dakika farkla hayatla aralarındaki bağı bıçakla kesmiş

Koltuğa tüm gücünü emanet bırakmış kendim

 

Sanki var olmamış gibi

         veya saniyeler önce toprağa karışmış

                                   benliğim ,hiçliğim

 

 

Ellerim fazlalık bileklerime

Saçlarım acıtıyor kafa derimi

Geçen gün birazından kurtulmuşluğum olsa da

Yarım yamalak kaçma olayı benimkiler

                           

 

 ll

 

Fazla fazla öze sahip olmaktır özgürlük

Benim 'özüm gürdür' doğuştan

Özlerimden bir tanesi ayrıldı benden

                                     dün akşam yedide

Belki beynimin kıvrımlı kurtçukları

                                     onun da ömrünü yedi

Alışıyorum biraz biraz

‘De’ bağlacı oluşumuza

Ne ayrı yazılabiliyoruz tamamen 

                                      ne de bitişiğiz her kelimede

 

Yirmi yaşına ya girdim ya girmedim

Ağlamak o zaman anlamsızlaşırken

Delirmiş hücrelerimi bir türlü anlamsızlaştıramadılar

Binlerce kez bağırdım paslı kulaklarına

Anlamamayı kabullenemeyen varlık insan

İlla anlayacak

yanlış da anlasa

Mahlasım esbapsızlık

Hissizlik ,koltukta başıboş yatan iskelet

 

 lll

 

Yine geldiler

Hoş geldiniz deme mecburiyetini çoktan bırakmışken

-korkumdandı o da-

Melun yüzleriyle 

alaylı gülüşleriyle 

hoş bulduk dediler her gelişlerinde

Sardılar kafesimi

Sevgilimin en çok sevdiği mutfağımı bile sardılar

Binlerce dal sigara

milyonlarca kül tanesi döktüm üzerlerine

Tuzun bile ruhu varken

Haplar benimkini ağır ağır çalmakta

 

Bana yaptığı köpüklü kahveler geldikçe aklıma

gülümsetiyor

Ah kahvemin rengi kadın!

Kahverengi kadın...

Şimdi midem köpük köpük ilaç yığını

Kusup kaldırıma tükürmüş sanki bi şeyler beni

Eriyip kaybolmayı bekliyorum.

Ünlem dolu mesajlar,

Merakla çalan telefonla

Koltuk bile titriyor

En ufak bir kıpırtı cereyan etmezken benim içimde

 

IV

 

Dünyayı dolaşmak istemiştim bir ara

dünya bana dolaştı

Hücrelerim nereye gidersem gideyim

Beni yalnız bırakmadı

Hain bir gürültü gibi 

yoğun yoğun doldu kulaklarıma

Biriken tozlar da

şifonyerimin üzerinden,

ağzıma

 

Çevresel her şey içimdeymiş gibi

Sokaktaki arabalar yemek borumdan geçiyor

İnsanlar bağırsaklarımda aylak aylak

İki göğsüm sarı lambalar

Kediler tüyleriyle gıdıklıyor içimi

Az önce yokum diyordum değil mi?

Şimdi de arttıkça artıyorum kendime

Ne zordu böyle gelgitli sevmek seni

Yalnızlığı da seninle geçirmek vardı 

Olmaz olmaz sevgili

Belki anayasamın değişmez maddesi

 

 

Kafamın dört tarafı da dağlarla çevrili

Çetrefilli- apansız- mitolojik

Tek elimde olan şey böyle zamanlarda,

Rüyalar.

Beynelminellikten kurtulmuş

Anlattığımda  beş karış ağızlar

              veya lanetliymişim gibi bakan gözler

 

 

Bir boşluk

doğumumdan bu yana dileğim

İlkokul sıralarında da

İntihar etmekten korkan gençliğimin intiharlı mevsimlerinde de

Boşluk istedim

 

 

Gelmek bilmeyen sabahların  kırçıllı sarısı

vücudumun minnet duyduğu ihtiyaç

Hücrelerimin sırtı terlediğinde

engelleyemediğim damlalar süzülürken

soğuk ve soyutluklardan

Ölümün buzlarında erimekse

Karşılığı ödenemez bir nimet

 

 

 

 V

 

Az önce kanım kendini bırakmış

Kirpiklerimin parmaklıklarından  bakabiliyorum anca

Tepemdeki ışığı görüyorum önce

Battaniyem oluyor ürperen tüylerime

karnıma uzanan beyaz narin eller

Sol tarafım boştu halbuki önceden de

Boş dediğime bakma sen kahverengi kadın

Senle ilgili değildi olanlar

Bir melankoli koparılıyor içimden anlıyorum

Hücrelerime bakıyorum yine kirpiklerimden

dalga geçercesine el sallıyorlar

istemiyorum hiçbirini diyecekken 

göz göze geliyoruz

çok okuyup çok yazdığı belli yuvarlaklarla

 

Tastamam kopuyor bu sefer

Hepten gidiyor içimden bir şey

Ben gidecektim başka ülkelere

                      köpüklü kahveler, özgür yemekler için

Ben gidemedim

                    Kanım gitti

Bak kahverengi kadın !

Boşluğuma bir boşluk daha eklendi.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder