21 Temmuz 2017 Cuma

Şeb-i yelda / Buket Konur


 
Aslında bir anda tıkanıp artık yazamadığımı fark ettiğim nadir

anlardan biridir bu.

Hayaletlere inanmam, mucizelere de inanmam, hatta bazen

Tanrı’ya bile inanmam.

-özel isim olarak yazmam bile çelişkidir.-

İnandığım tek şey bazen hiçbir şeye inanmadığımdır.

-bu da alıntı bir söz gibi ama gerçekten öyle.-

Geldim, gördüm, gidiyorum...

Hayat enteresan renkli köşelerle dolu, bazı köşelerde gökkuşakları

beklerken bazı köşelerde toz bulutunda boğulmak mümkün, köşelere

takılıp birbiriyle yarışan

insanoğlu aslında dünyanın köşesiz olduğunu unutup dalmıştır bir

karmaşaya.

Dünya küredir, köşesizdir, keskin ve karakterli değildir.

Bir köşeden çıkagelecek bir gölgeyi beklerken akıp giden hayat

aynaya bakmamızla gerçekliğini vurur. Bir tokadın morluğunda

bütün gölgeler dağılır...

İnanmışızdır dünyanın dönüşüyle birlikte bize taşıdıklarına; önünde

sonunda beklenen olacaktır yanı başımızda.

Sevgilim...

Sen bu çelişkili laflarıma aldırma

hem inandığım tek şey hiçbir şeye inanmadığımdır ya; gecemizi

ağlatan karamsar sözlerimi de takma.

Ben şimdi dağılmaya gidiyorum, yeniden birikmeye, yine zihnimin

en güzel yerini sana ayırdım deri koltuklar üzerinde şömine sıcaklığında

bana eşlik edeceksin...

Hem işte, bak gölge etmiş takvimine,

bu gece en uzun gece...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder