28 Ocak 2018 Pazar

Nefes / Gökçe Seher Bilgili


Nefes almanın bi başka nefese bağlı olduğunu öğretmezler okulda. 

Nabzının düzeninin, iki dudak arasından dökülen sözlere bağlı olduğunu öğretmezler. 

Çölde olsan; birini gördüğünde kanının çekileceğini, ellerinin buz tutacağını öğretmezler. 

Birinin gülüşüyle mutluluktan gökyüzünü kucaklayacağını ve yine aynı kişinin bir damla gözyaşıyla hüzün denizinde boğulacağını öğretmezler. 

 

Nefes almayı, sen öğrenmelisin.

Tüm sevgisizliğe inat sevmeyi,

Hüzün denizinde boğulmadan yüzebilmeyi,

Satır aralarında, notalarda kaybolmamayı,

İçinde bir yerlerde kopan fırtınalara rağmen ayakta kalabilmeyi,

Gün ışıdığında gülebilmeyi,

Pencerene özgür bir martı kondurmayı,

Gece çöktüğünde martılarla dost olabilmeyi öğrenmelisin. 

İçindekileri anlatmalısın ona;

Bazen derin bir sükunet,

Bazen de gözlerin ile.  

 

Her şeye rağmen sevmeli mi insan?

Her şeye rağmen. 

İnadına, onu ‘o’ olduğu için sevmeli mi?

Gülüşünü, gözlerini, sözlerini, sesini, sessizliğini...

Sevmeli elbet!

Öyle bir sevmeli ki iliklere kadar işlemeli,

Kirpik uçlarına kadar her karış benliğini sevmeli,

Yüreği yuvan, kolları kanatların olmalı.

 

Evine süzülmek ister ya her kuş. 

Kanatlanmak uçmak ister özgürlüğe ve konmak huzurlu bir yuvaya.

Sonra orada ver elini milyon yıl!

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder